11 Ocak 2017 Çarşamba

Çocukluk Çağı Diyabet

Çocukluk çağı doğumdan başlayıp 18 yaşına kadar devam eden ve her yaşı farklı fiziksel ve psikososyal gelişim süreci içeren dinamik bir dönemdir

         Vücudumuzdaki tüm organlar görevlerini yapabilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Enerjinin büyük bir bölümü yediğimiz besinlerdeki şekerden ve karaciğerde depolanan şekerden (Glukozdan) elde edilir. Kandaki şekeri enerjiye dönüşmesi için hücre içine girmesi ve hücre tarafından kullanılabilmesi gerekir. Bunun için ise, pankreastan salgılanan “insülin” hormonuna gereksinim vardır. Pankreas, karın içine midenin arkasında yerleşmiş bir organdır. Gıdaların sindirim ve kullanımında büyük rol alır.  Bunların başında insülin gelir. İnsülin, pankreasın beta hücreleri tarafından salgılanır ve vücutta enerji dengesini kontrol eden en önemli hormondur. Görevi kanın içindeki şekerin hücre içine girmesini sağlamaktır. Pankreasın ürettiği insülin hormonu dolaşıma geçerek kandaki şekerin hücre içine girişini sağlar. Bu sayede kanda şeker birikimi olmadan hücrelerin bu şekeri kullanmasını sağlar ve şeker dengesi korunur.
     En az 8 saat aç kaldıktan sonra bakılan şekere açlık kan şekeri denir. Yemekten 2 saat sonra bakılan kan şekerine de tokluk kan şekeri denir. Pankreas, salgıladığı hormonlarla açlık ve tokluk kan şekeri dengesini düzenler.

   ⇉ Tip 1 Diyabet 
Çocuklarda ve genç erişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipidir. Pankreas insülin üretemez. Kişinin yaşamını devam ettirebilmesi için dışarıdan insülin hormonu alması gerekir.

Tip 1 diyabet gelişiminde üç önemli risk faktörü vardır:
   • Kalıtımsal (genetik) faktörler
   • Kişinin kendisine karşı geliştirdiği allerji (otoimmünite)
   • Çevresel etkenler (virüs, kimyasal maddeler)

Belirti ve bulgular:
 • Sürekli susama hissi/ağız kuruluğu.
 • Çok su içme: İdrarla kaybedilen vücut suyunun eksikliğini gidermek için. 
• Sık sık ve bol miktarda idrara çıkma: Dolaşımdaki fazla şekeri vücuttan atmak için. 
• Gece idrara çıkma ve hatta yatağını ıslatma.
 • Sık yemek yeme
• Kilo kaybı
• Davranış değişikliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder